27 Ekim 2016 Perşembe

Pasaj III



Keşke özel güçlerim olsaydı, karaktersiz insanların içine karakter yükleyebilseydim, vicdanı olmayanlara da insaf aşılayabilseydim. Zannettiğim ya da zannedemediğim herkesin birbirine benzemesindeki yalnızlığımda hayret etmeyi unutuyorum çoktandır. “O bile” dediklerim çoğaldıkça, azalıyorum. Hiçbir şeyin fark edemediği geç vakitleri, akşamüstlerini, ikindileri bunu anımsıyorum, hayal kırıklığı yaşamayı bile özledim. Zorla yemek yiyor, kolayca içiyorum. İçmeyi özlediğim kadar, yemek yemeyi özlemiyorum. En son yaşadığım o büyük hayal kırıklığından sonra, bir daha kırılamadığımı görünce şaşırıyorum. Benim tek hayretim bu, beni artık şaşırtacak bir şeyin olmaması, insanların çoğunluğunun aslında ne kadar aynı olduklarını gösteriyor, tahminlerimden başka, aklımın minicik bir köşesinde, o ufacık şüphelerin bile olası çıkması, bildiğim ama hiç hazır olamadığım bir durum. Yine de birinin gelip de bu sefer beni şaşırtmasını isterdim, hayal kırıkları bir kere de adam gibi işe yarasın isterdim, ilk defa iyi manada şaşırabilmeyi dilerdim. Ama yok, o diğer şaşırtmayan insanlardan o kadar çok var ki, diğerlerinin de şansı azaldı, bitti hatta. Ben artık buradayım dediğim hiçbir yerde değilim. Herkesin bir şey istemesinden ya da beklemesinden sıkıldım, uzun zaman öne beklentilerimi bir çukura gömdüm. Uyuşuğum, daha da uyuşmak istiyorum.

Nevin Akbulut
2016

Pasaj II


Duygularını ortaya dökerek yazmak, deli cesaretinden başka bir şey değildir. Sen o cesareti gösterip yazmışsın, üstelik içtenliğinle ve tüm samimiyetinle. Ama aynı yerden yarası kanamayan insanlar, hissedemeyecekler belki de yazdıklarını. Şiir bahçelerinde hoyratça dolaşacaklar, kelimelerinin belini büküp, çiçeklerini koparacaklar ya da ıslatacaklar başka satırları, gözyaşlarıyla. Eskitecekler belki bazı cümlelerin altlarını çizmeye çalışırken. Yine kelimelerinin canı acıyacak, yazarak kanattığın yaran, belki hiç kabuk bağlamayacak. Yazmak, tüm bu kapanmayan yaralara rağmen yazmak, iyileşmeyeceğini bilerek bazen çirkin bulduğun, bazen sakladığın gizlerini göstermek. Her daim eski yaraların kanattığı yeni yaralara bağışıklık kazanamadan hazır olmak. Kalemi eline alırken korkmak hiç aklına gelmez oysa ama yazmak tam da böyle bir şey…

Nevin Akbulut
Yirmi Yedi Ekim İki Bin On Altı 12:10

19 Ekim 2016 Çarşamba

Pasaj I


İzmaritim küçülmüş, güzel şeylerin çabucak bitmesi gibi, bitti canım, kalmadı. İçimde ona dair hiçbir şey kalmadı, yer bile kalmadı çünkü o kadar çok kustum ki, susuyorum zannettiler, o kadar çok yutkundum ki, boğazımda hatırı sayılır bir düğüm oldu. Pek ahlaklı insanların derin acılardan haberi yok, olmaz çünkü onlar başka şeylerle ilgilidirler. Pek muhterem, alâkalı, alâkasız ve hatta ahlaksız herkes uzlaşsa da bir rahata ersek.

Nevin Akbulut
2016