İçten içe hayatımdan daha doğrusu
kimsenin memnun olmadığı hayattan ben de şikâyet ediyorum, olmam gereken yerde
bir türlü olamadığımı hissettiğimden, yıllar geçse de hiçbir şeyin değişmediğinden.
Yeni gelen yıl da bir kere daha ispatladı bunu bana. Eski şairleri, günümüz
yazarlarını düşünüyorum. Herkesin hayatı çok zordu ve zor hep biliyorum, içimde
biriktirdiğime inandığım eserleri hiç veremeyeceğim artık diye korkuyorum.
Otuzlarıma kadar böyle değildim, hep bir ümidim vardı, bir gün muhakkak tüm
zamanımı kitaplara ayıracağım, belki bir yere kapanacağım, sürekli okuyup,
yazacağım. Sürekli çalışacağım kitap yazma konusunda diye. Ama otuzlardan sonra
o ümit gittikçe azaldı. Azalmaya da devam ediyor her sene biraz daha, biraz
daha derken bir zaman sonra belki de hiç kalmayacak o kuru ümit. Hele dünyada bunca
yaşananlardan sonra, artık o hayata hiç kavuşamayacağımı biliyorum, gerek maddi
ve manevi. Küçüklüğümden beri işçiydim, hep de işçi olarak kalacağım, hatta bir
işçi gibi öleceğim. Bir yazar gibi değil. Yayımlama cesaretini gösterdiğim o
cesur zamanlarım da çok eskilerde kalmış gibi. Muhtemelen harika bir eser bile
yazsam artık hiç yayımlayamam, o cesaretim ciddi derecede kırıldı. Bildikçe
uzaklaşıyorsun her şeyden, umuttan, insanlardan, hayallerden. Bir yokluk
kalıyor geriye, bir de baş edemediğin gerçekler. Bildikçe cesaretin yeniliyor,
eskilerde kalan daha cesur günlerini cehaletle suçluyorsun. Otuzlardan sonra
böyle olgunlaşıyor insan demek, her şeyin daha bir bilincinde ve her şeyin daha
da bir uzağında, çoğu zamanda kıyısında hissediyorsun, hiçbir şeyin ortasında
hissedemiyorsun, olman gereken yerde olamayacağını artık biliyorsun.
13 Eylül 2021 Pazartesi
Pasaj XIII
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder