8 Kasım 2016 Salı

Pasaj VI






















Hayvanların doğallığına hiçbir insan erişemiyor. Bizler hep kendilerini göz önünde hissederek, hareketlerimizi de ona göre ayarlamaya çalışıyoruz. Oysa onlar ne kadar özgür ve olağanlar. Nerede, kimin yanında olduklarının önemi yok, yalnızca olduğu gibi davranıyorlar. Doğallık öğretilebilen bir şey değildir, ama yine de yaşamak için öğrenmek şart. Yazdıklarımız bile doğallığından çıkıyor çoğu zaman, okuyacak kişilerin beğeneceği ya da iyi tepkiler vereceği şekilde yazmaya özen gösteriyoruz. İçinden geçenleri kaleme alırken insan, özel bir süzgeçten geçiriyor yazdıklarını. Bu da doğallıktan uzaklaştırıyor, çoğu zaman abartıldığında da sıkıcı ve yapmacık oluyor, rol yapar gibi oysa sanat doğal olmalı. İnsan ne kadar saf olduğunu vurgulamaya çalışırsa çalışsın ve ne kadar gerçekten doğal olursa olsun yine de bir hayvan kadar olamaz.
Çoğu zaman mekanik bir şey gibi hissediyorum kendimi, programlanmış, “şu şekilde yaşayacaksın, buraya gideceksin, bunu yapacaksın” gibi… İyi bir birey olmak için, kendimizi yerküredeki diğer insanlara beğendirmek için çoğu zaman kendi olağan durumumuzdan bile uzaklaştırıyoruz, kendimizi yakalayamamamız bu yüzden, kendimizle aramıza mesafeler yerleştiriyoruz. Sonucu da hep hayal kırıklıkları oluyor. Her şeyde anlam aramaya çalıştıkça, hayallerimiz kırılmaya devam edecek, beklentilerimiz var çünkü. Beklediğimiz sürece bu kısır döngü devam edecek. Varoluşumuzu sorguladığımız sürece belki özgürlüğümüz de kısıtlanacak ve yapmamız gereken şeyler bize sürekli artarak yük olmaya başlayacak. Sinir harpleri geçireceğiz, kırılacağız hem de defalarca. Öğrendiklerimiz bile bazen bizi incitecek. Tüm bunlar bize doğarken yazılmış cezalar gibi, dünyaya insan olarak gelmenin ödülünün yanında değerimize biçilmiş ceza. Ödememiz gereken bedeli iyileştirmeye çalışıyoruz, tabiatımızda doğallık yok belki ama şiirleştirmeye çabalıyoruz. Şiirleşerek güzelleşeceğimize ve doğallaşacağımıza inanıyoruz. Bedelimizi böyle bağışlatmaya çabalıyoruz. Şiir en doğalıdır, çünkü içinde kurgu barındıramaz.

Nevin Akbulut
Sekiz Ekim İki Bin On Altı 10:10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder