Oğuz Atay'ın
Korkuyu Beklerken'i gibi oldum şuan. Saat gecenin ikisine geliyor. Lavaboya
kalktım. Sonra yatağıma geldiğimde odada kocaman bir böcek, sivrisinek de
olabilir ama kocaman. Deli gibi oradan oraya koşuyor. Korktum, o deli gibi
koştukça ben de deli gibi korktum. O kocaman iğnesiyle kesin beni sokacak,
eminim. Hemen hâli hazırda bulunan yorganla her yerimi örttüm, üstelik bu
sıcakta. Açık tek bir iğne deliği yer kalmadı, kalmaması lazımdı. İçimden
"ey sivrisinek, hain planlarınla beni yiyemeyeceksin" dedim. Bir
yandan da düşünüyorum; ya içerideki hava bana yetmezse, sahur vakti geliyor, o
zamana kadar idare edebilir miyim bu kadar havayla? Keşke telefonumu içeri
sızdırabilseydim, tüm bunları not alır, paylaşırdım. Böylelikle bana ne
olduğunu öğrenirlerdi, benden sonraki nesillerin sonu böyle olmasındı.
Korkuyu asıl
beklemek daha çok korkutuyor insanı, birdenbire olan şeylerde korkmaya zamanı
olmuyor insanın. Bu davulcu da hâlâ gelmedi. İçerideki hava azalıyor. Gündüz
düşündüğüm şeylerin şuan hiç bir önemi yok. Ne olursa olsunlar, ben hiç
korkmamlar, aman ölsemler... Şimdi harbiden korkuyorum, it gibi. Yazık ama
onlar korkmasın hatta kediler hiç korkmasın, çocuklar hele hiç. Gerçi insan
büyüdükçe öğreniyor korkuyu da diğer tüm duyguları da... Küçükken daha çok
yazılmamış defteriz ne yapmamız gerektiğini ne olması gerektiğini bilemiyoruz.
Oh çok şükür,
yaşasın, annemin ayak sesleri, sahur hazırlığı için kalktı. Mutfağa gidiyor,
alüminyum çaydanlığın sesi... Ama kalkamıyorum. Şimdi bir hamle yapıp aralasam
yorganı azıcık, belki pusuda yatmış, burnumun ucunu sokacak kocaman iğnesiyle. Belki
de şuan yorganın dışına sızan saçlarımı emiyordur.
Biraz daha zaman
geçti, sonra Cem Karaca ikinci şarkısına başladı. Artık bunaldım ne hâlim varsa
görürdüm herhalde, Cem Karaca'nın şarkısının verdiği cesarete dayanarak,
kendimi cesur ilan ediyor ve yorgan elimde, yataktan Bismillah diye fırlıyorum.
Kapıyı açtım, sineği hiç aramadı gözlerim. Koştum. Annem güzel annem,
geberiyorum ya ben. Oh salonda sahur programı, yaşasın. Çay kokusu, mis...
Bizler büyüdükçe,
cesaretimiz her geçen gün bir yerlerinden kırpılıyor, sağından, solundan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder